BİR DOĞUM GÜNÜ YAZISI
4 Mayıs 2014 Pazar
Hatırlıyorum…
Bodrum’da artık içinde anneannemin yaşamadığı anneannemin
taş evinde kanepeye uzanmıştım. İçimde bir can büyüyordu. Mini minnacık bir
kız… Gelmesine az bir zaman kalmıştı. Hani eskiden yurt dışında yaşayan bir
yakınınızın dönmesine yakın içinizde bir kıpırtı olurdu ya. Çünkü o zamanlar
yurt dışından gelecek bir hediye sizin hayatınızı gerçekten değiştirebilirdi. O
muhteşem, eşsiz, kimsede olmayan hediyeyi beklerken nasıl hissediyorsam, o gün
kanepenin üzerinde de bunu hissediyordum. Bana öyle bir hediye gelecekti ki paketi
muhteşem kurdelelerle süslüydü ve açtığımda hayatım bambaşka olacaktı.
Ona “sahip olmaya” diyemiyorum çünkü ona sahip değiliz ama
onu bu dünyaya getirmeye karar vermemiz, üzerinde uzun uzun düşünülmüş bir konu
değildi. Canım anneannem çeşitli hastalık belirtileri gösteriyordu ve ben onun
benim çocuğumu görmesini çok istiyordum. Eşime elimizi çabuk tutmamız
gerektiğini söyledim, kendi korkularını geri plana itip anlayış gösterdi. Ve o
küçük kız sanki onu çağırmamızı uzun zamandır bekliyormuş gibi “hadi gel”
dediğimiz anda geldi.
O günlerde biz ailecek hastanelerde günler geceler geçirmeye
başlamıştık. İçimde bir can büyüdüğünü henüz bilmiyordum ama gözümün önünde bir
başka “canım” günden güne eriyordu. Zamana karşı yarışıyorduk. Sonra bir sabah
bir hastanede hamile olduğumu öğrendim, diğer hastaneye koşup haberi verdim.
Günlerdir ne yatabilen ne oturabilen, ne yemek yiyen ne su içen ne de konuşan
anneanneme, “Anneanne! Hamileyim” dedim. Nasıl denk geldi bilmiyorum, her gün
bir iki kişi olduğumuz hastane odasında ailecek kalabalıktık o sırada.
Anneannem o güzel alnını kaldırdı, “Aaa” dedi ve gülümsedi. “İyileşecek misin,
onu görecek misin?” dedim. Güzel gözleri boşluğa bakıyordu ama gülüyordu,
“Evet” dedi. Günlerdir ondan aldığımız ilk tepkiydi… Odadaki erkekler için
fazla duygusal bir sahneydi, hemen koridora çıktılar. Biz kadınlar birbirimize
baktık, ağladık. Anneannem o günden sonra bir daha hiç konuşmadı ve hiçbir şeye
tepki vermedi. Ve birkaç gün sonra bu dünyadan gitti. Üzerimde büyük
emekleri olan o güzel insana son bir armağan vermenin rahatlığı ile ona veda
ettim.
Tüm bunlar olalı 10 yıl 9 ay oldu. Çünkü minik kızımız
Yağmur bugün, 5 Mayıs’ta 10 yaşını bitiriyor.
O benim içimdeyken birbirimizi hiç üzmedik, benim midem
bulanmadı, ağrım olmadı, hiçbir yerim şişmedi, aş ermedim, onun da hiçbir
sorunu olmadı. Ultrasonda 5 Mayıs’ta doğacağı görünüyordu, sözünde durdu, normal
doğumla o gün geldi, kucağımıza kondu.
Diyorlar ki bebekler
rahminize düştüğü andan itibaren istenip istenmediklerini bilirler ve bu
hayatlarında ve ilişkinizde belirleyici rol oynar.
Ben seni çok istedim
güzel kızım… İyi ki geldin.